DenizBank ve Türkiye Sinema Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) iş birliğinde hayata geçirilen 4. DenizBank İlk Senaryo İlk Film Yarışması kapsamında Yönetmen Bora Talat Oyacı’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Senaryo Sohbetleri”nin on sekizinci bölüm konuğu “Yönetmen Gözüyle Senaryo” başlığı ile Ezel Akay’dı.
Bora Talat Oyacı’nın senaryo, yönetmen, yapımcı ve senarist ilişkisine dair sorularını ynıtlayan Ezel Akay projelerinin arka plan bilgilerini izleyicilere aktardı.
Çocuk yaşta oyun sahneledim
Programın klasik açılış sorusu olan “Hikayen nasıl başladı?” sorusuna cevap veren Ezel Akay, hikayesinin çok küçük yaşlarda başladığını söyledi. “6 yaşındayken yuvaya giderken oyunlar oynuyorduk. Öğretmenim izin verdi ve onlardan birini sahneye koydum” diyen Akay, 7 yaşında da kukla oynattığını belirtti. Küçüklüğündeki bu tecrübelerinin ardından üniversiteye gidene dek bir daha sanatla hiç ilgisinin olmadığını ifade eden Akay, hikayesini anlatmaya şöyle devam etti: “Üniversitede mühendisliği kazandım. O sene okula başlayınca 12 kulübe birden üye oldum. Daha sonraki yıllarda da sanat dünyasına adım attım. Üniversiteden sonra Amerika’ya tiyatro eğitimi için gittim fakat Türkiye’ye dönünce de tiyatroyu bırakıp sinemaya adım atmaya karar verdim”.
Türk Sineması çökmüş vaziyetteydi
“Reklam ve klip yönetmenliği yaparken aklınızda hep sinema var mıydı?” sorusuna cevap veren Ezel Akay, kendisi için reklam filmi yönetmenliğinin sinema filmi yönetmenliğine geçmeden önce önemli bir okul görevi gördüğünü ve reklam sektöründe çalıştığı süre boyunca 1000'e yakın reklam filmi çektiğini söyledi. Akay, “Reklam ve klip yönetmenliği yaptığım sırada film projelerimin de hikayesini yazıyor ve belirliyordum. Zihnimde çok fazla sayıda proje vardı. Reklam filmi çektiğim süre boyunca ilerleyen yıllarda çekeceğim uzun metraj filmlerin de bir ön hazırlığını yapıp onlar için tecrübe kazandığımı fark ettim. Sinemaya adım atacağım sırada da Türk Sineması çökmüş vaziyetteydi. Sinemaya gitme oranları çok düşüktü fakat ben tüm bu karamsar duruma rağmen sinemaya giriş yaparak hayallerimi gerçekleştirdim” diyerek sinema sektörüne geçiş macerasını anlattı.
“Türk Sineması Şu An Yaratıcılıktan Uzak Filmlerle Dolu”
Programda bağımsız sinemaya ve popüler sinemaya dair görüşlerini de sunan Ezel Akay “Sanat filmi de gişe filmi de birbirinden beslenmeli ve birbirlerine ihtiyaç duymalı” ifadesini kullandı. Bağımsız sinemacıların çok daha yaratıcı olduğunu söyleyen Akay, buna rağmen ülke sineması olarak henüz istenilen seviyede olunmadığını söyledi. “Türk Sineması şu an için yaratıcılıktan ilham almayan bir sinema ve bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bağımsız diye tabir ettiğimiz filmlere de baktığımız zaman çoğunun yaratıcılıktan uzak olduğunu görüyoruz. Yapılan işlerin arasında çığır açan çok az iş var. Buradaki yaratıcılık az olduğu için de popüler filmler buradan beslenemiyor ve aynı konuları tekrar ediyorlar. Ülke olarak bunu aşmak için de ciddi bir yaratıcı dalgaya ihtiyacımız var”, değerlendirmesini yaptı.
Ezel Akay’dan Genç Senaristlere Tavsiyeler
Programın sinema konuşulan bölümlerinde genç senarist adaylarına altın niteliğinde tavsiyelerde bulunan Ezel Akay, senaryo yazmak kadar o senaryoyu yazmadan önce bol bol okumanın da büyük faydasının olduğunu belirtti. Yazılan senaryoların daha çok kişiye ulaşması için gençlerin bir internet senaryo bankası kurmasını tavsiye eden Akay, bu senaryoları fark edecek yapımcıların çıkacağının ve bu yöntemin erişilebilirliği arttıracağının altını çizdi. Bunun yanı sıra yeni senarist adaylarının yapımcıların iletişim bilgilerini bulup, onlara da rahatlıkla gönderebileceğini söyledi. Bir senaryoda iyi hikâye kadar onun düzgün bir Türkçe ile yazılmasının da çok kıymetli olduğunun altını ısrarla çizen Akay, yazım diline ve imla kurallarına dikkat edilmemiş senaryoların hemen elendiğini belirtti.
“Filmlerde Renklere, Kostüm ve Tasarıma Önem Verilmeli”
“Masalsı, antirealist anlatı dilinizde renklerin ve kostümlerin nasıl bir yeri var?” sorusuna cevap veren Ezel Akay görüşlerini şu cümlelerle aktardı: “Benim filmlerime çok renkli filmler, kostümleri ne kadar güzel dendi. Bütün filmlerin öyle olması gerekir. Renk özel bir seçimdir. Rengin soluk olması, şu olması, bu olması; bunun özel bir seçim olması, kostüme, dekora, aksesuara özen gösterilmesi, onların da birer anlatıcı olarak ortaya çıkması gerekir. Zaten bunlar sinema sanatının olmazsa olmazıdır. Ben filmlerimde daha gerçek dışı işlerle uğraşıyorum. Göz kırpan, ‘Bende bir şey var’ diyen, ‘Bana da bak’ diyen bir yanı var benim filmlerimin. Ayrıca kullandığım capcanlı renkler ve o rengarenk ortam filmlerimde severek uyguladığım öğeler arasında yer alıyor. Bu aslında sanat yönetmenlerinin de benim filmlerimde çalışmak istemesinde çekici bir neden oluyor”.
Neredesin Firuze Tekrar Sinemalarda
Ezel Akay, programda sevenlerine büyük bir sürpriz yaptı ve Neredesin Firuze filminin 16 yıl aradan sonra bu sene tekrar sinema salonlarında izleyiciyle buluşacağını duyurdu. Dönemin müzik dünyasındaki gerçek kişilerin ve gerçek olayların üzerine kurulmuş olan film, yaz döneminde sinema salonlarının da açılışını müjdeleyecek.
Hacivat ve Karagöz rollerini Cem Yılmaz oynayabilirdi
“Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü?” filmiyle ilgili soruda “İlk Cem Yılmaz’a gösterdim bu hikâyeyi. Hem Hacivatı hem Karagöz’ü sen oynarsın, dedim. O da bu fikri çok ilginç buldu. Ama vakitlerimiz uymadı. Sonra Hacivat rolünü Haluk Bilginer’e, Karagöz rolünü Ata Demirer’e önerdim. Hoşlarına gitti, ama yine aradan vakit geçti, takvimler uymadı. Ben de Beyazıt Öztürk’e gittim. Sonra da Haluk Bilginer’e rolleri değiştirelim, sen Karagöz’ü oyna, dedim. Daha önce hiç böyle bir rol oynamadığı için çok heyecanlanmıştı. Böylece Karagöz rolü Haluk Bilginer’e, Hacivat rolü de Beyazıt Öztürk’e gitmiş oldu”, açıklamasını yaptı.
Yorumlar